Web Analytics
Türk Futbolunun "UMUT" Kaynağı-Merve Güneği
Türk Futbolunun "UMUT" Kaynağı-Merve Güneği

1. Türk Futbolunun "UMUT" Kaynağı-Merve Güneği

 
Futbolcu olmak kimisi için şan şöhret para iken kimisi için hayallerini gerçekleştirip ailesinin geçimine destek olabilmek isteğidir. Kimisi bu yaman oyunu zevk için gösteriş için oynar, kimisi işi bilir özveri çaba gösterir. Çoğu ailenin dahi ''aman oğlum futbolcu olsun bize para getirsin de ne yaparsa yapsın'' mantığında oluşuna ki çocuğu futbolcunun da aile kavramından uzak oluşuna rastladığımız ortamda ''ailem benim herşeyim, onların rızası olmadan bir şey yapmam'' diyen nadir insanlarda yok değil. İşte Altay'ın alt yapısında başlayan futbol macerasına çeşitli kulüplerle devam eden, Milli Takımlar yaş kategorilerinde yer alarak kariyer hesabı yapmadan sadece Milli duygular barınarak ter döken, kâh gülerek kâh şaşırarak anlattıklarını dinlediğim, arşivinden dökülen ve Karşıyaka'daki birtanecik ailesinin evlerine gururla astıkları resimleri resimlerim ile anlattıklarını desteklediğim, Türk futbolunun gelecek vaad eden isimlerinden birisi olan Umut Sözen röportajım..
 
İzmir'in Karşıyaka semtinde doğdun ve burada büyüdün. Futbola adımını ise doğduğun kentin bir takımı olan Altay'ın altyapısında attın. Karşıyaka’da doğup da neden Altay’ın alt yapısında futbola başladın?
 
 
U.S.: Küçük yaşlarda mahallede ve okul takımında amatörce futbol oynuyordum ve ozamanlar bir futbol kulübünde oynamayı çok istiyordum. Aile dostumuz olan rahmetli Hüseyin Barışcan o zamanlar Altay’da altyapıya futbolcu seçimi yapıyordu ve benim okulda oynadığım bir maçı izlemiş ve bana ‘’seni seçmelere yollayacağım’’ diye söz vermişti ve ben o sözü aldıktan sonra daha da fazla sabırsızlanmıştım. O zamandan sonra Karşıyaka’dan beni bir hoca altyapıya götürmek için kapımıza kadar gelmişti ama dediğim gibi aile dostumuz olan rahmetli Hüseyin Barışcan’ın bana vermiş olduğu sözün gerçekleşmesini bekledim. 9 yaşıma geldiğimde ailemi aradı ve seçmeler olacağını söyleyip beni o zaman Altay’ın sahası olan rektörlük sahasına yolladı. Oraya gittiğim de benden yaşça büyük oyuncular vardı. Takımdaki oyuncular hocanın gelmesi ile soyunma odasına giderken bende onların peşinden gittim ama o zamanın hocası Sıddık hocamız ‘’hayrola sen nereye’’ dedi, bende o zamanlar çok mahcup olduğum için bir şey diyemedim. Babam oradan atlayıp‘’bizi Hüseyin Barışcan gönderdi’’ dedi. Sıddık hoca da ‘’oğlunuz çok küçük ama Hüseyin hoca gönderdi ise bir bildiği vardır’’ dedi ve beni de takım soyunma odasına gönderdi. Antrenmanda çok iyi oynadım ve 2 gol atmıştım. Daha sonra öğrendik ki takım zaten kurulu, Petit Danone Turnuvası için hazırlanıyormuş ve hepsi 88 doğumlu. Ama hoca beni beğendiği için takımda kaldım ve böylelikle Altay maceram başlamış oldu.
 
Lise hayatında sürekli okul değiştirdin. Birinci sınıfta Şemikler Lisesi, ikinci sınıfta Gazi Lisesi'nde okudun. Son sınıfa geldiğinde ise zamanın Liselerarası Dünya Futbol Şampiyonu Trabzon Lisesi’nden gelen teklif üzerine İzmir'den Trabzon’a gittin ve Trabzon Lisesi'nde liseyi bitirdin. Eğitim hayatında sürekli değişiklik yapacak kadar seni futbola bağlayan neydi? Değdiğini düşünüyor musun?
 
 
U.S.: Açıkçası futbol benim her şeyim. Lise hayatım da antrenmanlarla okul saatlerim çakıştığı için bayağı bir zorluk çekiyordum. Şemikler de okuduğum ilk zamanlar  sabahçı olduğum için takım o zamanlar sabah antrenman yapıyordu ve ben takımdan ayrı akşam tek başıma idman yapıp hafta sonu maçlara çıkıyordum o yüzden 2.nci senemde futbola önem veren spor okulu olan liseye gitmek istemiştim ama bizim oturduğumuz yerde yani Karşıyaka’da spor lisesi yoktu ve tek olan yer Gaziemir Lisesi’ydi. Orası bize çok uzaktı. Sabah 5’te kalkmam gerekiyordu. Bu da benim için çok zor oluyordu. Okul takımı için bütün Altay altyapımızı orada toplamışlardı. Ama ben maalesef ki 1 ay dayanabildim ve daha sonra Trabzon Lisesi’nden gelen teklif ile oraya gitmek mantıklı geldi. Ben futbol oynayacaktım onlarda diploma almam için bana kolaylık sağlayacaklardı. Aynı zaman da o sene Dünya Şampiyonu olan okul takımının oyuncuları üniversiteye sınava girmeden girdikleri için mantıklı gelmişti. Çok güçlü takımımız vardı. Trabzonspor’un bütün altyapısı, şuan da hâlâ oynayan Barış Memiş; gerçi Türkiye’de final maçında son saniyede yediğimiz golle Dünya Şampiyonası’na gidememiştik ama yinede olsun benim için değişik bir deneyim olmuştu.

 

 

''BEN GÖREVİMİ YAPTIM''
 

 

Zamanında Altay'ın kalecisi Cüneyt Vardar’ı Milli Takım'a seçmek için izliyorlarken sen rakip takımdaydın. Oyuna sonradan girerek Cüneyt'e attığın frikik golü ile Cüneyt'in Milli Takım'a çağrılmamasına vesile oldun. O anları hatırlıyor musun, nasıl anlatırsın?
 
 
U.S.: O biraz değişik bir durum. O gün bizden bir yaş alt kategori yani 91 Milli Takım Ege seçmeleri vardı. Bizimle hazırlık maçı yapıyorlardı. Bende daha sonra oyuna girip biri frikikten 2 gol atmıştım. Kalede kardeşim Cüneyt için ve benim içinde aynı zaman da üzücü bir durumdu. Ama ben görevimi yaptım.
 
 
Futbola başlayan herkesin hayalleri vardır. Senin başlangıçtaki hayallerin nelerdi?
 
U.S.: Başlangıçta pek bir hayalim yoktu. Sevdiğim, amatörce oynuyordum ama daha sonra yaşım ilerledikçe ve profesyonellik işin içine gelince tabiî ki de tek bir sebebim var; aileme en iyi yaşam şartlarını sunmak ve kendimce futbolda iz bırakmak için.
 
Profesyonel kariyerindeki ilk golünü Ankaraspor forması altında 8 Mart 2009'da Sivasspor’a attın. O an ne hissettin?

 

 
 
 

 

U.S.: Değişik bir duyguydu. O dönem sezonun ilk yarısını çok iyi geçirip ligi 34 puan ile 2.nci sırada bitirmiştik ama ikinci yarı nedenini bir türlü bilemediğim düşüş yaşamıştık ve bir türlü puan alamıyorduk. İşler gerçekten kötü gidiyordu o zamanlar. Aykut hocam maçın 70.nci dakikasında bana görev verdi ve oyuna girdikten 2 dakika sonra beraberliği getiren golümüzü atmıştım. Gerçekten benim için inanılmaz güzel bir gündü.

''MİLLİ TAKIMA HİZMET ETMEK ONUR VE GURUR VERİCİ''

 

İlk millî maçına U 16 Millî Takımı’nda çıktın ve bunun ardından düzenli bir şekilde alt yaş grubu ulusal takımlarda oynamaya devam ettin. U-19 Milli Takımı ile Avrupa Futbol Şampiyonası’nda oynadın.14 Kasım Pazartesi 2011 tarihlerinde Norveç ile Antalya'da oynanan özel karşılaşmalarda ilk kez Türkiye A2 Millî Takımı aday kadrosuna davet edildin. Bu karşılaşmada ilk 11'de sahaya çıkarak ilk kez A2 Milli Takımı için forma giydin. Milli heyecanları genelde zayıf olan ve Milli Takım'da olmayı bir vazife değil kariyer ispatı olarak görenlere karşın senin Milli Takım forması altında ter döküşün kendinde ne duygular uyandırıyor?
 

U.S.: Benim için Milli Takım’a hizmet etmek onur ve gurur verici bir durum. O şerefe henüz 16 yaşımda nail olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ülkem için oynamak gerçekten çok güzel ve onur verici bir duygu. 

 

Genç yaşına rağmen bu kadar takım dolaştın. {Altay’dan Ankaraspor’a Ankaraspor’dan Ankaragücü’ne Ankaragücü’nden Kayserispor’a } kendini zirvede hissettiğin nokta neresi oldu?

 

 
U.S.: Şu ana kadar kendimi zirvede hiç bir zaman hissetmedim, daha yolun başındayım. İnşallah bu sene Kayserispor ile yavaş yavaş zirveye çıkmak istiyorum.
 

 

Gençlere önem veren takımlardan olan Kayserispor’da geçen sezon pek forma şansı bulamadın. Bunun sebebi nedir; kondisyonun mu yeterli değildi ya da maç eksikliğin mi vardı?

 

 

 

U.S.: Aslına bakılırsa devre arası geldiğim için kurulu bir takımımız vardı ve kaliteli oyunculara sahiptik. Çok fazla forma şansı bulmakta zorlansam da ligin sonlarına doğru o fırsatı yakaladım, azda olsa takımıma faydalı olmaya çalıştım.
''HAGİ'Yİ ÇOK SEVER, KENDİME ÖRNEK ALIRDIM''

 

Eski takımlarına karşı oynamak sana neler hissettiriyor?
 
 
 
 
U.S.: Profesyonel olduğumuz için diğer maçlarla bir farkı olmuyor. Her maçı kazanmak için sahaya çıkarım, rakibimiz kim olursa olsun.
 

 

 

 

Örnek aldığın futbolcular var mı? Kimler? 



U.S.: Küçükken Hagi’yi çok sever ve izlerdim, kendime örnek alırdım. Daha sonra Zidane, Guti ve şimdilerde tabiî ki de Xavi ve İniesta.
Oyuncu olarak kendinde beğendiğin ve eleştirdiğin yönlerin neler?

 

U.S.: Beğendiğim yönlerim; top ayağıma gelmeden düşünebilmem, takım arkadaşlarımı oynatmaya çalışmam, etkili olduğunu düşündüğüm sol ayağım ve saha içinde hiçbir zaman sorumluluk almaktan kaçmamam. Geliştirmem gereken yönlerim; kondisyon eksikliğim, sağ ayağım ve hava topları.

 

Tecrübeli oyuncu – genç oyuncu ilişkisi nasıl futbolda? Arada büyük yaş farkları var, iletişim kurmak kolay oluyor mu?

 
U.S.: Tecrübe tabiî ki de önemli bir şey ama futbolun dili bir olduğu için sahaya çıkıldığında tek şey mücadele etmek ve takım olabilmek. Bunu yapan günümüzde 1-0 galip başlıyor maçlara diye düşünüyorum.

 

 Üzerinde en çok emeği olan teknik adamları sıralayabilir misin? Kimlerle çalışmaktan mutlu oldun?

 

U.S.: Çalıştığım bütün hocalarımdan bir şeyler kapmaya çalıştım. O yüzden hepsinin bende ayrı ayrı emeği var. Özellikle Altay’da altyapıdaki hocalarım ve Milli Takım’da çalıştığım Turhan Mesci, Abdullah Ercan, Hami Mandıralı benim için yerleri ayrı olan kişiler.
Avrupa futbolunu izler misin? Desteklediğin bir takım var mı?

 

U.S.: Evet takip ederim ve tabiî ki de oynadığı futbolu ile tartışmasız Barcelona’ya sempati duyuyorum.

 

''AİLEM BENİM HERŞEYİM''

 
Ailenle ilişkilerin nasıl?

 

U.S.: Ailem benim için her şey. Onların rızası, gönlü olmadan hiçbir şey yapmam; zaten arkadaş gibiyiz. Allah bozmasın; onlar beni bu zamana kadar getirdi, sırtında taşıdı şimdi onları sırtımda taşıma sırası bende ve bundan da çok büyük mutluluk duyuyorum.
Özel hayatın futbolunu etkiliyor mu?

 

U.S.: Futbolumu etkileyecek bir özel hayatım yok zaten. İş zamanı işimi büyük ciddiyetle yaparım, izin günleri arkadaşlarımla vakit geçirmeyi severim.

 

 

Umut Sözen futbolun dışındaki hayatında neler yapıyor?

 

U.S.: Genelde biraz önceki soruda yanıtladığım gibi arkadaşlarımla vakit geçirmeyi, playstation oynamayı ve İlhan Parlak, Uğur Uçar, Sezer Sezgin, Mert Günok ve bir de Mehmet Ün ağabeyimiz ile saatlerce batak, king oynarız. Hepimiz çok eğlenceli ve iyi anlaştığımız için her zaman kahkahamız eksik olmaz maşallah..
En son hangi kitabı okudun?
 
 
 U.S.: Dürüst olmak gerekirse çok fazla kitap okuma alışkanlığım pek yok ama en son ‘’Olasılıksız’’ adlı kitabı okumuştum.
 
 

 

 

Seni takip eden kişilere mesajın nedir?

 


U.S.:
Beni takip eden, bana güvenen kişiler merak etmesin inşallah en kısa zamanda patlama yapıp onları mutlu edeceğim.

 

 

30.06.2012 MERVE GÜNEĞİ
 
 
www.kayserispor.org sitesi olarak Merve Güneği'ye teşşekkür ederiz.

 

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları