Kayserispor, Süper Lig’in en iyi futbol oynayan, mücadele gücü yüksek, her maçı kazanmak için sahaya çıkan ve arkasına “Kapalı Kale” gibi binlerce Sarı- Kırmızı sevdalısı taraftarın desteğini almış, sırtını Erciyes’in zirvesine yaslamış, bu kentin en güçlü markası…

Sezon başında herkes Kayserispor’a şüphe ile bakıyordu..
Ekonomik sıkıntılar diz boyu..
Üst üste binmiş dağ gibi büyüyen borçlar bir yanda..
Transfer yasağı gelmiş, takımın eli kolu bağlı..
Kimse, bu ağır koşullarda takımın sorumluluğunu üstüne almak istemiyor.
Yönetim krizi büyüdükçe büyüyor.
Kadro yetersiz..
Transfer yasağı nedeni ile kadroya yeni futbolcu transfer edemiyorsunuz.
Sorunlar, sıkıntılar, çaresizlik ve karanlık günler.
Kimse, Kayserispor’a şans vermiyor.
“Bu takım, ilk yarı bitmeden ligin dibine çakılır ve bir daha ayağa kalkamaz” diyenlerin, umutsuzların sayısı öyle az falan da değildi.
Kayserispor, ortaya koyduğu futbolun karşılığını ikinci yarının ortalarına kadar bir türlü alamadı.
Sahaya çıktı, rakiplerini ezdi geçti, öyle baskılı oynadı ki, karşısındaki takım savunmasından bir adım ileri çıkamadı.
Sonuç, olmadı olmadı..
Puan kayıplarının önüne geçilemedi.
Üst üste teknik direktör değişikliğine gidildi.
Ve, en sonunda bir teknik adam bulundu ki, Sarı- Kırmızılı takım birden bire ayağa kalktı, o güzel futbol “3 Puan” ile taçlanmaya başladı. İçeride dışarıda tüm rakiplerini silip süpürdü..
Hıırvat çalıştırıcı Jergey Jakiroviç takıma ayrı bir “Ruh” kazandırdı.
Ve, son Antalya maçı tam bir resitaldi.
Yıllardan beri birlikte oynayan Kayserispor’lu futbolcular, Antalya önündeki baskılı oyununu, futbol adına güzelliklerle süsledi. Futbol adına, sahada yapılabilecek ne varsa hepsini yaptı. Futbolun estetik yönü ortaya çıktı, Sarı- Kırmızılı futbolcular en kalabalık, en dar alanlarda öylesine teknik hareketler, öylesine ters paslaşmalar yaptılar ki, Antalya’lı futbolcular şaşkına döndü. Ve, kısa ve ters paslar Antalya kalesine doğru çok hızlı bir şekilde hücuma dönüştü, hani, “Fırtına gibi estiler” derler ya, işte öylesine estetik hızlı ve güzel ataklar izledik.
………………….
Evet, Kayserispor’un üstüne “Karabatak” gibi çöken ekonomik sorunlar tam bir çıkmazın içine girerken, bir isim ortaya çıktı.
Ali Çamlı, “Bu yükü ben omuzlarım” dedi, kapı kapı gezdi, destek aradı, sorunları ortadan kaldırmak için yapmadığı kalmadı..
Takım, sıkıntılı günleri bir türlü aşamadı.
Kayserispor’un bu günlere ulaşmasında Ali Çamlı’nın katkısı çok büyüktür.
Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerek, Ali Çamlı bıkmadı, usanmadı.
O’da bırakıp gitse, takım dağılıp gidecek.
Daha sezonun başında küme düşüp gideceğiz.
Ali Çamlı, “Madem ekonomik krizler aşılamıyor. Öyle bir şey yapmalıyım ki, futbolcular, “Paralarımızı alamıyoruz” diye takımdan gitmesinler, yeni yeni icra dosyaları kapıya dizilmesin, Takım içinde arkadaşlık bağlarını güçlendirmeli, bir aile atmosferinde bir biri ile dayanışan, kardeşliği, dostluğu ön plana çıkaran, birlikte oturup, birlikte kalkan, acı ve tatlı günlerde bir arada olmayı bilen bir kadro kurmalayım” diyerek kolları sıvadı.
Sabahlara kadar kulüpte yatıp kalktı.
Futbolcularla arkadaş oldu.
Ekmeğini, cebinde kaç lirası varsa onlarla paylaşmaya başladı. Futbolcuları evine misafir etti, evinde mantı , yağ mantısı, sucuk- pastırma yapıp onları ağırladı.
Ve, öyle bir takım oldu ki, “Taş” gibi..
Birbiri ile dayanışan, elde avuçta ne varsa paylaşan, onca yokluğa sıkıntıya rağmen birbirlerini bir kez bile terk etmeyen, bir “Aile Takımı” ortaya çıktı.
Kayserispor, tüm bu zorlukları aşıp, fırsata dönüştürmeyi başardı.
Gökhan Sazdağı, Cardoso, Ramazan Civelek, Hasan Ali Kaldırım, Bilal Beayazıt, Kartal Kayra, Ali Karini, Attamah, Mehdi, Carole, Mane, Kolevetsios, Hosseini gibi tecrübeli ayakların arasına, alt yapıdan Talha Sarıaslan, Kayra Cihan, Nurettin, Arif Kocaman, Hasan Ali Gezek, Mehmet Eray Özbek, Şamil Öztürk, Hasan Arda Öğretir, Necip Özer gibi genç yetenekleri profesyonel futbol dünyamıza kazandırdı.
İşte; bugün Süper Lig’de ellerimizi kafamızın arkasına dayamış, rahat rahat maç seyrediyorsak, o zor günlerin başkanı Ali Çamlı’nın sayesinde böylesine rahatız.
Ali çamlı ve birlikte görev yapan yönetim kurulu üyelerine her zaman minnettarız..
…….
Koskoca bir sezon sona yaklaşırken, Kayserispor’un acı tatlı anılarla dolu hikayesinin kısa bir özeti işte böyle..
********
Gelelim Cardoso’nun hikayesine..
Türkiye Futbol Adamları Derneği Başkanı Şükrü Sağıroğlu ile birlikte Kayserispor Kulübü’nde Başkan Ali Çamlı ile sohbet ediyoruz.
Başkanın kapısı açık.
Futbolcular, teknik adamlar girip çıkıyor, sohbet ediyor, kimi, “Başkan bizi eve ne zaman davet edeceksin. Sen bize mantı ikram et, bizde sana kendi yerel yemeklerimizden ikram ederiz” diyerek, birbirleri ile şakalaşıyorlar.
Onca sıkıntıya rağmen, sıcak ve samimi bir ortam var. Kimse umutsuz değil.
Başkan Çamlı, “Evet, doğru. Transfer sıkıntımız var, ekonomik olarak tam anlamı ile bataktayız. Ama, şu ortamı görüyor musunuz? Bu arkadaş ortamının yarattığı gücün önünde kimse duramaz. Göreceksiniz, bu takım ligi çok iyi bir yerde tamamlayacak ve ligin en iyi futbol oynayan takımı olarak gönüllerde taht kuracak” diyor.
Ne yalan söyleyeyim, bende o umutsuzlar arasındayım. Sezonun ilk maçı olan Sivas karşılaşmasından sonra yazdığım bir yazı da, “Bu takım, bu maçta küme düştü” diye yazmıştım. Başkan Çamlı konuşuyor, umut dağıtıyor, bense umutsuzca içimden gülümsüyordum.
Biz sohbet ederken; içeriye Cardoso girdi.
Başkanın kulağına eğilip fısıltı bir sesle bir şeyler söyledi. Ali Çamlı, gülümsedi, ayağa kalkıp sarıldı, öptü ve şaka yapıp kapıya kadar uğurladı.
Çamlı, birden bire duygulandı.
Gözlerinden yaş döküldü mü, tam anlayamadım ama göz yaşlarını gizlemek için kafasını çevirmesini ben ağladığına bağladım.
Biraz sessiz kaldı ve anlatmaya başladı.
“Bu adam harika bir insan. Karakter sahibi, ahlaklı, duygusal, samimi, sıcak ve tam bir dost.
Cardoso bizim takımın en önemli futbolcularından birisi. Sarı- Kırmızılı forma altında çok çok başarılı oldu. Sıkıntılarımız büyük. Bunu bilen yurt içi ve yurt dışından çok sayıda takım Cardoso’ya milyonlarca Euro teklif ediyor. İsterse, şu anda serbest kalıp dilediği takıma çok büyük paralara transfer yapabilecek konumda. Ama gitmiyor.
“Ben Kayseri’yi, sizi ve bu takımı seviyorum. Kayserispor, böylesine büyük sıkıntılar içinde mücadele verirken, benim bu takımı bırakıp, bir kaç kuruş için başka takımlara transfer olmam mümkün değil. Çok para veriyorlar diyerek bu takımı bırakıp gidemem, bu benim insanlık, ve de ahlak anlaşıma ters düşer” der ve önüne konan milyonlarca Euro’yu elinin tersi ile geri çevirip sarı- kırmızılı takımda kalmaya devam eder.
Ve, Antalya maçında 3 gol birden atarak “HATTRİCK” yapan Cardoso, hem o muhteşem golleri ile, hem de, milyonlarca Euro’yu elinin tersi ile çevirip hepimize verdiği insanlık dersi ile gönlümüze taht kurdu.
Ve, Türkiye Futbol Adamları Derneği olarak bizde, Cardoso’yu unutmadık, “Onur Plaketi”ni takdim ettik.
Cardoso, duygularını dile getirirken, “Ben bir Kayseriliyim. Hayatımın en anlamlı ödülünü alıyorum” demekle yetindi.
Üstün Tuncer
Üstün Tuncer
Facebook Yorumları