Web Analytics
Montella'nın Sahte 9 (False 9) Sistemi Uygulaması ve Maçın Analizi - Selim Dündar
Kayserispor-Adana Demirspor maçları genellikle zevkli geçer. İki takım arasında ilginç bir istatistik Adana Demirspor Kayserispor’a karşı son galibiyetini 1986-1987 sezonunda Kayseri’de 2-1 galip geldiği maç ile almış. O sezon Adana Demirspor 2. Lig C grubunda teknik direktör Ali Hoşfikirer ile sezonu şampiyon olarak tamamlayıp 1. Lige yükselmişti.
Kayserispor’u yenen son Adana Demirspor Kadrosu

Adana Demirspor iki sezondur İtalyan teknik adam Montella ile iyi bir grafik yakaladı. Geçen sezon ligde 31 maçta 18 gol atan Mario Balotelli’nin ayrılması sonrasında o bölgeye Rus golcü Artem Dzyuba ile Norveçli golcü Gulbrandsen transfer edildi. Ayrıca Kongolu golcü Assombalonga da takımda tutuldu. Buna rağmen teknik direktör Vincenso Montella, ligde 6. Hafta oynanan ve 3-2 kazandıkları Trabzonspor karşılaşmasından beri alışılmış, klasik santrfor dediğimiz tipte bir oyuncu ile maça başlamamayı tercih ediyor. Bu sisteme “forvetsiz oyun” demek doğru değil elbette. Çünkü Adana Demirspor klasik santrforla maça başlamıyor ancak Akintola, Onyekuru, Emre Akbaba ve Belhanda gibi hücum gücü yüksek forvetleri bulunuyor.

Montella’nın ligde 6 haftadır oynattığı bu klasik santrforsuz sistem dünya futboluna “False Nine (Sahte 9 numara)” ya da “False Striker (Sahte Santrfor)” olarak bilinen ve sık sık uygulanan bir sistem. Elbette elinizde Beşiktaş’ın golcüleri Weghorst ve Cenk tipi golcüler varsa, hiçbir teknik adam “santrforsuz bir onbir” ile maça başlamayı tercih etmez. Tabi ki kadro yapısı, oyuncu tipi ve zekası ile takımın genel oyun anlayışı gibi sebepler bunda belirleyici oluyor. Esasen bu sistem yeni de bir sistem değil. 1920’lerde Arjantin’de River Plate’de forvet orta sahaya kadar geliyor ve o tarihlerde bu tür oyuncular “kondüktür (conductor)” olarak adlandırılıyordu. Bu sistemin en başarılı örneğini 1930’larda Matthias Sindelar’ı en uçta görevlendirerek Avusturya milli takımı uygulamış. Sindelar da bugün Adana Demirspor’da en uçta oynayan Belhanda gibi oyun zekası üst düzeyde, ayağa pas oynayan, orta saha yanı ağır basan bir oyuncu.

Yakın zamanlara geldiğimizde Johan Cruyff Barcelona’yı çalıştırırken Danimarkalı oyuncu Michael Laudrup’u bu şekilde kullandı. Günümüzde ise “santrforsuz” bu sistemin en başarılı örneklerini Pep Guardiola ve Jürgen Klopp vermişti. Guardiola Barcelona’da iken Lionel Messi’yi bu şekilde en uçta oynatmış ve başarılı olmuştu. Yine Roma’da Spaletti de en uçta Totti’yi tercih ederek bu tür bir sistemi başarı ile uygulamıştı. Belki de, bu dönemde Roma’da oynayan Vincenso Montella da, Spalletti’den etkilenerek bu sistemi oynatıyor. Liverpool’da ise Jürgen Klopp tarafından Brezilyalı Roberto Firmino sık sık bu şekilde kullanılıyor.   

 

Basketbol, futbola göre çok daha dinamik oynanır. Basketbolda koçlar sık sık savunma ve hücum değişiklikleri ile rakiplerini şaşırtmak isterler. İkili oyunlar, hızlı oyunda oyuncu değişimleri (switch’ler), perde ve devrilmeler (pick and roll’lar) basketbolda çok olağandır. Ancak futbol normalde bu kadar dinamik değildir. Aslında bu “False 9” sistemi, teknik direktörler tarafından elinde buna uygun oyuncular da varsa, rakibi şaşırtmak ve alışılmış düzeni bozarak pozisyon bulmak üzerine kurgulanır. Örneğin Adana Demirspor’da Belhanda ve Emre Akbaba bu role son derece uygun oyuncular. Ayrıca Akintola ve Onyekuru da bu sistem sayesinde dengesi bozulan defans aralarına kaçabilecek meziyette oyuncular. Özellikle Onyekuru ve Belhanda bu sistemi belki de en iyi uygulayabilecek oyuncular arasında yer alırlar. Belhanda, en uçta santrfor gibi maça başlıyor ancak oyun içinde sık sık bir orta saha oyuncusu gibi gerilere kadar gelip top alıyor ve topu da iyi kullanabildiği için kanat oyuncularına araya toplar atabiliyor. Yahut kendisi dönüp ikili oyunlarla rakibin arasına dalabiliyor. Rakip açısından bakınca, bu tür bir sahte 9’u rakibin stoperleri sahanın her yerinde takip etse, arkada savunmada boşluklar oluşuyor. Zaten sahte 9 ile oynayan takımların en büyük amacı da bu. Stoperler, sahte 9’ları orta sahalara kadar takip etmezse, bu defa bu oyuncular rahatlıkla topla oynama fırsatı bulup oyun kuruculuk meziyeti ile takımını iyi yönlendirebiliyor. Bu tür oyuncular “gezen, araya iyi toplar atan, ayağa pas oynayan, kaleyi gördüğünde vurabilen, oyun zekası üst düzey oyuncular” olmalı. Ne zaman, sahanın hangi alanına hareket ederek rakibin defans dengesini bozacağını hesaplayabilmeli ve bu şekilde takım arkadaşlarına boşluklar ve pozisyonlar oluşturabilmeli. Montella bu sistemi gayet güzel uyguluyor. Ve çoğunlukla da maçın ikinci yarıları, rakibin aldığı önlemler sonrası oyuna klasik bir santrfor alarak normal sisteme geçerek rakipleri iyice şaşırtmaya çalışıyor. Bu sistem ile Abdullah Avcı ve Nuri Şahin’i mat etmiş ve birini 3-2 birini deplasmanta 3-0 yenmişti. Çağdaş Atan bu sisteme karşı nasıl sınav verecek merak konusuydu.

Bu tür sistemle oynayan takımlara karşı nasıl oynanmalı peki?

Esasen sonda söyleyeceğimizi baştan söylersek; Çağdaş Atan bu tür takımlara karşı “nasıl oynanmamalı” nın örneklerini verdi. Çağdaş Atan, Yunan stoper Kolovetsios’u yedeğe çekip, İranlı orta saha Ali Karimi’ye defansta Majid Hosseini’nin yanında yer vermişti. Böylece santrforsuz oynayan Adana Demirspor’a karşı farklı bir uygulama içine girmişti. Ali Karimi’nin Belhanda’yı bu bölgede daha etkin ve çabuk takip edebileceğini düşünmüş olabilir. Ancak rakip santforsuz oynuyor diye senin de stopersiz oynamana yahut stoperini azaltmana gerek yoktu. 

Tersine aşağıda Barcelona’ya karşı Valencia’nın uyguladığı gibi çift stoper sabit kalmalı ama orta saha kalabalık tutulmalıydı.

Tersine aşağıda Barcelona’ya karşı Valencia’nın uyguladığı gibi çift stoper sabit kalmalı ama orta saha kalabalık tutulmalıydı.

Bu tür takımlara karşı bana göre Ali Karimi ve Campanharo ile çift ön libero ile maça başlamak gerekirdi. Böylece defansın önü kalabalık tutulacaktı. Ayrıca bu tür “sahte 9” ile oynayan takımlara karşı iki şey çok iyi yapılmalı ki defansta açık verilmesin. Birincisi bloklar arası açıklık bırakılmamalı. Defans ile orta saha hattı birbirine çok yakın olmalı yani kompakt bir oyun tarzı benimsenmeli. İkinci olarak da basketboldan bildiğimiz adam değişmeleri (switch’leri) çok iyi yapılmalı. 

Yukarıda Manchester, kompak oyun tarzını çok iyi uyguluyor.

Eğer Kayserispor’un ilk yarıda yaptığı gibi Belhanda topu aldığında, stoperlerden birisi (Ali Karimi) onu sürekli takip ederse, Belhanda çabukluğu ve oyun zekası sayesinde topu çok kolay boş adamlara çıkarabilir. Zaten Onyekuru da defansın arkasına boşluklara koşu yapmada çok mahir bir oyuncu. Eğer öyle oynayamazsanız rakibe çok pozisyon verirsiniz ki, maç boyu esasen Adana Demirspor’un birbirinden net çok fazla pozisyon bulduğunu görüyoruz. Bunları Adana Demirspor gol yapsa, maç çok daha erken kopabilirdi.

Ramazan ile oyuna başlanması ancak Onyekuru’ya ekstra bir önlem olacaksa anlamlı olabilirdi. Eğer öyle değilse ki, öyle olmadığını gördük, bu tür bir maça Ramazan ile başlanmamalıydı. Yine formda Cardoso kesilmemeliydi. Maça yanlış bir tertip ve onbir ile başladık. İlk yarının 12. dakikasında Thiam’ın kaptırdığı top sonrası, Bernard Mensah da orta sahadan koşu yapan Ndiaye’yi takip etmeyince, Adana Demirspor rahat bir gol attı. Klasik stoperi devre dışı bırakmanın zararını ikinci yarı Ali Karimi’nin hatasında gördük ve 2-0 yenik duruma düştük.

Maçın bana göre kader anı, ikinci gol sonrası çabuk gelen Gavranovic golü idi. Elbette maçın en önemli dönüm noktası Çağdaş Atan’ın değişikleri oldu. Maçın 58. dakikasında ilk yarının etkisiz isimleri Ramazan ile Kemen çıktı ve yerlerine Cardoso ile Gökhan Sazdağı girdi.  Adana Demirspor bu değişikliklere Emre Akbaba yerine Gulbrandsen ve Akintola yerine Yusuf Sarı’yı alarak cevap verdi. Böylece Kayserispor’un yüklenmeleri sonrasında defansı az adamla yakalayarak daha etkili oynamayı planladılar. Ayrıca Gulbrandssen ile rakibin çok da rahat ileri çıkamaması arzu edildi.

Kayserispor için oyunu tamamen değiştiren hamleler son 20 dakikada geldi. Günün etkisiz ismi Mame Thiam yerine Carlos Mane ve günün şanssız ismi Ali Karimi yerine Emrah Başsan oyuna alındı. Bu hamle ile Onur stopere, Gökhan Sazdağı sağ beke geçti. Önde Gavranovic oynarken onu arkada sağda Emrah Başsan, solda Carlos Mane, ortada ise Mensah ve Cardoso ile desteklediler. Bu şekilde Adana Demirspor sürklase oldu. Kayserispor son paslarda dikkatli olsa 3-2, 4-2’yi bulabilirdi.

Adana Demirspor’un en zayıf yanı defansın ortasıydı. Bu nedenle maça daha hücum ağırlıklı bir kadro ve anlayış ile başlanmalıydı. Savunma kısmında da defansın ortasındaki ikili Kolovetsios ve Hosseini bozulmamalı, önlerinde çift ön liberolu bir sistem ile oynanmalıydı. Buna rağmen maçın son saniyesinde Carlos Mane ile golü bularak 3-2 galip de ayrılabilirdik.

Bu maçtan herkes üzerine düşen öz eleştiriyi yaparak çıkmalı. İkinci yarı gelen hamleler ile 1 puan kurtarıldı ancak Adana Demirspor ilk yarıda çok rahat oynadı. Kayserispor ise ilk yarı çok etkisizdi. Bu maç ile Gökhan Sazdağı ve Carlos Mane gibi oyunculardan daha fazla faydalanmak gerektiğini de gördük. Özellikle ikinci golde Gökhan Sazdağı da topu harika getirdi. Mane de enerjisi ile takıma hava getirdi ve nerdeyse galibiyeti getiren golü de atıyordu.

 

Son olarak maçın hakemi, benzer pozisyonlarda farklı karar verdi. Kayserispor’un ilk yarıdaki penaltı pozisyonu için penaltı noktasını göstermeden VAR’dan haber beklerken, Adana Demirspor’un pozisyonunda tersini yaptı ve penaltı noktasını gösterip VAR’a gitti. Kayserispor pozisyonunda da rakibin Thiam’a bir müdahalesi var. Penaltı verilip, VAR ile pozisyon kontrol edilmeliydi. 

Selim Dündar

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları